İran Pazarı Türkiye ve Van için potansiyel tehlikedir

OSB Başkanı Şemsettin Bozkurt ‘İran pazarının Türkiye için potansiyel bir tehlike olduğunu , bunu iki ülkenin ortak menfaatine dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti.

Fuar alanına kurulan stüdyoda M. Salih Geçken ’in konuğu Bozkurt   ülkenin ve kentin ekonomik alanda bu kadar sıkışık olduğu bir dönede Van’da İran İhracat Fuarının yapılmasının  çok önemli olduğunu söyledi.

Tutku Radyo olarak yine bir ilki yaptınız.  Van-İran ihracat Fuarını yerinde halkımıza duyurabilmek için önemli bir emek sarf ettiniz.  Çeşitli konuklar alarak Van’ımıza ve halkımızı bilgi aktardınız. Bundan ötürü sizleri kutluyorum.

Çok görkemli bir fuar açılışı gerçekleştirdik.  Bütün katılımcılara ve protokol heyetini sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.  Ülkemizin ve kentimizin içinde olduğu bu kasvetli havaya rağmen bu kadar görkemli bir fuar açılışı bizleri umutlandırıyor.  Bizlerde  perde arkasında bu fuar organizasyonuna destek vererek  OSB’deki 25’ye yakın firmayla katılım sağladık.  Burada 110’na yakın firmalı  ev sahibi olmaktan memnunuz.  TÜMSİAD öncülüğünde Van’a gelen 200’e yakın iş adamının bire bir kentimizi ve fuarımızı müşahede etmesi bizler memnun etmiştir.  İran’dan gelen tüccar ve sanayici heyetin İhracat Zirvesine katılmaları, kentimizin dinamiklerini müşahede etmeleri,  OSB’deki fabrikalarımızı ziyaret etmeleri, üretimimizle alakalı bilgi edinmelerin bizleri umutlandırıyor.

Cevabını aradığımızdan sorulardan biride ‘Bizim İranlılardan beklentilerimizle, İranlıların bizden beklentilerinin neler olduğudur.  Çözüm önerilerimizle isteklerimizin neler olduğunu ortaya koymamız gerekir. Açık yüreklilikle ifade edeyim ki ne istediğimiz çokta farkında değiliz gibi geliyor.

Kapalı toplum olması münasebetiyle biz en yakın olan İran’dan turist düzeyinde gelen bir azınlık kitleyi görüyoruz.  Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Tabi ki bunlarda bile bizim için çok değerli ve önelidir.  Bunun hedeflenmesinin bizim için çok küçük olacağını söylüyorum.  Kentimize gelen turistin kız turizmi, yaz turizmi, inanç turizmi, sağlık ve vb turizmler için gelmesinin zeminin hazırlamamız gerektiğini düşünüyorum.  Buda sürdürülebilir bir turizm hareketi olur.

Hem sermayemizi hem de beyinlerimizi İran’a kaptırma gibi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. İran pazarlarının bizim için çok cazip Pazar olmaktan ziyade eğer alt yapımızı güçlendiremezsek İran Pazarı bizim için potansiyel bir tehlike olacaktır.  İran bizim yanı başımızda kentlerinde yerlerin bedava verildiği 20 yıla yakın vergi ve SSK vergilerinin alınmayacağı pazarlar oluşturuyor.  Petrokimya kaynakların, doğalgaz kaynakları ve elektrik bize kıyasla oldukça ucuzdur.  İran bu cazip kriterleri öne sürerek bizim buralardan sermaye ve beyin transferi yapmak istiyor.  Bu tehlikenin farkında olmak zorundayız. İşte onun için ne istediğimiz farkında olmak zorundayız. Ayrıca alt yapımızı güçlendirmemiz gerekiyor.

Bizim ve İran’ın kurtuluşu ortak OSB’lerde ortak serbest bölgelerde ve karma lojistik merkezlerde görüyorum.  Bizim kuracağımız OSB’lerde yatırım yapmak isteyen İranlı iş adamlarının da bize sunulan teşviklerden faydalandırılması gerekir.  İran’da kurulan OSB’lerde de yatırım yapan vatandaşlarımıza İranlıların faydalanacağı tüm imkânlar sunulmalıdır.  Bu ortaklılıklar ileriye yönelik ihtilafları da sonlandırır. İran ve Türkiye’nin ortak OSB’ler üzerinde durması, iki ülkenin de faydasına olacaktır.

İran bizim için önemlidir. Konjonktürel olarak İranlı turist kendini buraya atıyor.  Geçici süreyle harcamada yapıyor. Fakat bu sürdürülebilir bir hedef değildir.  Belirttiğim hedeflere yönelip bununla ilgili iş birliği geliştirirsek o zaman Van dünyanın ticarete ve üretim merkezi olabilir. Hem işsizlik sona erer hem de yoksulluk sona erebilir. İran’ın bize yakın illeri de aynı oranda gelişebilir.

Merkezi hükümetimizin  Van’la bu kadar alakadar olması hem de mutlu ediyor hem de sevindiriyor. Başbakan yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi’nin ve Beşir Atalay’ın burada olması oldukça önemlidir.  Biz somut önermeler ortaya koymamız durumunda bürokratlarda bu konuda bize daha fazla faydalı olacaktır. Ekonomi politiğini sağlam temellere oturtan AK Parti hükümetinin sanayici tüccarın önünü açmaya çalıştığını biliyoruz. Bütün mesele bizi somut önermelerle doğru isteklerimizi kendilerine sunmamız gerekir.  Üretim ve ihracatın doğru yöntemlerle artırılmasıyla ülkenin ve kentin gelişebileceğini biliyoruz.  Polemik ve popülist söylemlerden  uzak ülkenin ve toplumun faydasına olacak adımlar atmak zorundayız.