Kürtlerin 28 Şubat Darbesindeki İmtihanı

KÜRTLERİN 28 ŞUBAT DARBESİNDEKİ İMTİHANI

Bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat 1997 Seküler Post Modern Darbenin 19 yılındayız. Öfke patlaması ve psikolojik harp yöntemiyle yapılan ’28 Şubat Bin Yıl Sürecektir’ açıklamasının  toplumsal ödülü ve karşılığı tarihin karanlık sayfaları olmuştur.

Küresel Seküler Hiyerarşinin desteğiyle toplumsal mühendisliğe soyunan İslam’a Fobistlerin Türkiye temsilcilerinin dindarlara müdahalesinin sosyo-psikolojik baskılamalarını gözden kaçırıyoruz.

Toplumsal dengenin aktif gücü İslami STK ve yapıların alandaki varlığı ve güçlenme ihtimali her zamanki gibi Küresel Sekülerleleri endişelendirdiğini, bu endişenin Türkiye’de ki acenteleri aracılığıyla müdahaleye dönüştüğünü iddia etmek çokta afaki olmayacaktır.

28 Şubat 1997 Seküler Post Modern Darbenin  bölgesel etkileri farklı tezahür etmiştir. Kürtlerin yoğunluklu yaşadıkları illerdeki sebep sonuç ilişkisi, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları illerdeki sebep sonuç ilişkisinden farklıdır.

Kürtlerin yoğunluklu yaşadıkları bölgede Seküler Kürtlerle, Dindar Kürtlerin alan mücadelesinde, Seküler Kürtler lehine sonuçlanacağı bilindiği halde 28 Şubat Post Modern Darbesi azminin ve şevkinin bölgesel değerlendirmesi farklılık arz ediyor. Ülke geneli için yapılan değerledirme ve yorum bölge pratikleriyle pekte uyuşmuşyor. Bu darbeden sonra elinde silah bulunmayan dindarlık kırmızı kitapta birinci tehdit olarak kabul edilmiştir.

İnanç uyuşmazlığı, örgütsel yapının dindarlara karşı sert tutumu, yaşanan ölümlü sürecin dindar kitlelerde oluşturduğu kaygı bile dindar yapıların Seküler Kürtlere ve örgüte  karşı fikri ve  alan mücadelesini zorunlu kılıyordu. Bu gerçeklik devlet kurumları tarafından bilinmeyen bir şey değildi. Din ve dindarlık denge unsuru bir güçtü.

28 Şubat süreciyle İslami yapılar sistem eliyle tarumar edildi.  Dindar aileler korkuyla yüz yüze bırakıldı. Baskının sebep olduğu sosyo-psikolojiyle dindar kitle alandan çekilmek zorunda kaldı. Bu boşluğu Seküler Kürtler doldurdu. Alan ve algı hakimiyetlerin genişlettiler. 

Küresel Seküler Akıl ve Türkiye’deki acenteleri oluşturdukları algı operasyonuyla dindarların alandan çekilmesine zemin hazırlarken, bu zeminin Seküler Kürtlerin eline geçeceğini tahmin etmişlerdir. İşte burada, acaba bilinçli bir operasyonla ’Alan Hakimiyeti’ Seküler Kürtlerin eline geçişi  arzusu 28 Şubat 1997 darbesinin gerekçelerinden biri miydi? Seküler Konsept bu  darbe oprasyonuyla bölgesel güç değişimide pılanlanmış mıydı?

Gerçekleri görmezden gelemeyiz. Sebep sonuç ilişkilerini değerlendirdiğimizde 28 Şubat Post Modern Darbe bölgede dindar yapıların alandaki gücünü kırarken, alanın Seküler Kürtler lehine dönüşme imkanı ve zeminini sundu.