BDP AK PARTİDEN SONRA SİYASETTE GÜÇLENDİ


TUTKUHABER ÖZEL Ak Parti Van Milletvekili Gülşen Orhan, BDP Van Eş Başkan’ı Figen Yaşar’ın Tutku Radyo’da yaptığı açıklamada ‘Her evde kaç tane oy var biz bunu biliyoruz’ açıklamasının partisel bir çalışma olmadığını, fişleme olduğunu, bu açıklamayı yapan Ak Partili olsaydı Van’da kıyametin kopacağını söyledi.
Tutku Radyo’da Salih Geçken hazırlayıp sunduğu ‘Farklı Açıdan’ programına konuk olan Gülşen Orhan PKK’nın büyümesine neden olanların devlet içindeki art niyetli insanlar olduğunu belirtti.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ NASIL BİR ŞEYKİ BİRİLERİ SİZLERİ İHANETLE SUÇLARKEN KİMİLERİ KABAK TADINDAN BAHSETTİ.
Bir insan her gün aynaya baktığında kendisindeki değişimin farkına varamayacağını duayen gazetecilerden biri bu gün yazmıştı. Ama o aynaya aralıklarla baktığınızda kendinizdeki değişimin farkına varabilirsiniz.
Demokratikleşme paketini değerlendirirken Ak Partinin 2002 den bu yana yaptıklarını göz ardı ederseniz kişinin aynadaki değişimi fark etmeyeceği duruma düşersiniz. Ama Ak Parti iktidara gelmeden önceki devlet ile şu anki devleti karşılaştırırsanız değişimin ne kadar büyük olduğunu görürsünüz.
Siz kör ideolojik yapıya sahip olurda aynı körlükle kısır değerlendirmeler yaparsanız değişmeleri görmezsiniz. Bu güne kadar halkın sivil bir iradeyle yönetilmesi ve hataların önüne geçilmesi için yüzlerce değişiklik yapılmıştır. Sadece OHAL kalksın diyenlerin hayal dahi edemeyecekleri değişiklikler oldu. Kürtçenin inkâr edildiği bir dönemden Kürtçe’nin eğitimi dili olduğu döneme geldik. Şu an 6 üniversitede Kürt Dili ve Edebiyatı eğitimi veriliyor. Heyecanlı Kürt gençleri bunun farkında olmayabilir. Bundan 10 yıl önce en ufak bir söylemden ötürü çok ağır cezalarla cezalandırılan kişiler bunu görmezden gelerek paket için kabak tadı falan verdi demelerini anlamak mümkün değildir.
Şu gerçeğide unutmamak gerekir. Ergenekon davası olmasaydı Türkiye'de değişiklikler bu kadar rahat yapılamazdı. Şu an konuştuğumuz şeylerden bir çoğunu yapamayabilirdik. Bu gerçekliği bilenler, bile bile haksızlık yapıyor.
Mısırdaki değişimi eleştirenler değişimi bir yıla sıkıştırmaya çalışırsanız başınıza bu gelir diyenler, bize de neden bütün değişimi bir paketle yapmıyorsunuz, diye eleştiriyor. Burada samimiyetsizlik var.
Bakın devlet çok zor bir eşiği aştı. Devlet resmen Kürtçe'yi eğitim dili yaptı. Bakın CHP düne kadar bize neden hakları kısarak veriyorsunuz diye eleştirmişti. Partimizin açıkladığım demokratikleşme paketini dava etti. Onların konuştuklarıyla eylemleri çok farklıdır. Bunu kaç kere gördük. 411 milletvekili türban için onay verdi, onlar hemen dava ettiler.
CHP ANDIN KALDIRILMASINA BİLE KARŞI ÇIKIYOR?
Kürt gençleri geçmiş biraz okumalıdır. Bakın 80 ihtilalinden önce Kürt hareketinin siyaseten bir yerlere geleceği bir dönemdir 1975 yılından sonra Kürt siyasal hareketi önemli mesafeler kat ediyor. O dönemde çok önemli bir değişikliğin olduğunu görüyoruz. Devlet içinde görevli olan bazı kötü niyetli kişiler eliyle Kürt siyasi hareketi şiddete yönlendirildi. Türkiye’nin bir daha normalleşmemesine, demokratikleşmemesine neden olan çatışma kültürüne evrildi.
Devlette görev yapan art niyetle insanlar PKK’nın büyümesine zemin hazırladı. Bunların yanlış uygulamaları halkı hayattan bezdirerek, devletin kendisine açılan yolun kapanmasına neden oldu.
Bu çatışma kültürü bu güne kadar devam etti. Bu çatışma kültürünün bu güne kadar devam etmesi için en büyük desteksoldan gelmiştir. Marjinal sol gruplardır. Bütün bunlar Kürtleri o çatışmanın ortasına atmışlardır. 80 dönemi darbesini gerçekleştirmek için her türlü ittifakı gerçekleştirmişlerdir. Kürtleri siyaseten tutturdukları yoldan çevirerek bu güne kadar süregelen çatışma ortamının oluşmasını sağlamışlardır. 80 öncesine çok iyi bakmak gerekir.
Ben bir Kürdüm. Türkiye Cumhuriyetinde siyaset yapıyorum. Gasp edilen bütün hakların geri verilmesi için mücadele ediyorum. Çatışmayı ve kavgayı bitirmek için çalışan bir partinin üyesiyim. Bu güne kadar yaşanan ölümlerin bitmesi için çaba sarf ediyorum. Buna rağmen kendi bölgemde bunu söylemem abesle iştigal gibi bir söylem ortaya çıkıyorsa o onların sorunudur. Ben Kürt sorununun bitmesi için çaba sarf eden bir kardeşinizim.
Bakın biz 2009 yılında Faqı Teyran Festivalini düzenledik. Bahçesaray’da hayatını kaybetmiş ama bilinmeyen bir insanı, öğretileriyle Yunus Emre’den hiçte aşağı kalmayacak bir kişiliği bir kürdü dünyaya tanıtmak istiyoruz. O güne kadar Bahçesaray’da yaşayan insanların yarısından fazlası bile bundan habersizdi. Yaptığmız tanıtımlara rağmen o cenah bize yapmadığını bırakmadı. Belden aşağı vurdular. Ben BDP üst düzey bir yöneticiye bu yapılanların doğru olmadığını yaptığımız güzel işlere karşı bize yapılanların nedenini sorduğumda bana ‘Bizim alanımıza girmeyin’ diye cevap verdi.
BİZİM ALANIMIZA GİRMEYİN DEMEKLE NEYİ KAST ETTİLER?
Herhalde Kürt hakları BDP’nin temelinde demek istemiştir. Yanlış anlamadımsa öyle demiştir.
İyi bir şey yaparsanız sizi eleştirirler. Yaklaşık 7 yıllık vekillik sürecim var. Ben bu sürçte kentin kalkınması ve demokratikleşmesi yönünde çaba sarf ettim. Hata da yapmış olabilirim. Ama iyi şeyler yapmak için uğraştım. Samimi bir şekilde hizmet etmeye çalıştım. Bu konuda rahatım.
BÖLGE VE VAN İÇİN BİR ŞEY YAPMADIĞINIZ SÖYLENİYOR
Van önemli bir şehir olmakla birlikte devletin imkânlarından ve Türkiye’nin demokrasisinden istenen düzeyde nasibini almamış, halkı mazlum bir ilidir. Halkın refahının ve huzurunun artması için hizmet neyi gerektiriyorsa onu yapmak ve o yolda ilerlemek gerekir. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Bakın bir mücadele verilmeseydi bu gün konuşulan gelişmeler yaşanmazdı.
AK PARTİ BU GÜN YAPTIKLARINI ÇOK ARZU ETTİĞİ İÇİN YAPMADI. YAPMAK ZORUNDA KALDIĞI İÇİN YAPTI DİYE DÜŞÜNENLER VAR.
1923 ten 2002 yılına iktidarda olan hükümetlerin yaptıkların bakın. Kimin neler yaptığını herkes biliyor.
Çatışma kültürünün başlamasından sonra rahmetli Özal bir şeyler yapmaya çalıştıysa da önüne onlarca engel çıkardılar. Ölümü bile şüphelidir. Hükümetimiz iktidara geldikten sonra demokratikleşme için atılan adımlardan sonra hazırlanan planlardan herkesin bilgisi var. Hala partimizi bölücülükle suçlayan, kaldırılan andı mahkemeye taşıyan bir CHP var. Bu yaşananlara rağmen Ak Parti mecburdu türünden yaklaşımlarla yaşanan olayları aktarmak tek kelimeyle ideolojik bağnazlıktır.
Kürtlerin varlığı ilk defa Ak Parti hükümetiyle daha anlaşılır hale geldi. Kürtlrin hakları verilmeye başlandı. Bakın, Kürtlerin kurduğu partilerin kapanmasına engel olan değişikliği bile partimiz yaparken kendileri bize destek olmamıştır. Halkımız yapılanları görüyor ve takdir ediyor. Kimse kendisini kandırmasın. Kimin hangi güçler karşısında şapkalarını alıp gittiğini biliyoruz.
Bu demokratikleşme paketi Türkiye’de yaşanan on yıllık gelişmenin bir değişimidir. Bu paketi iki yıl önce bile hazırlayamazdınız. İki yıl önce yapılanları ondan üç yıl önce yapamazdınız. Gençleri kör bir ideolojinin haline getirmek Kürt’lere en büyük kötülüğü yapmaktır. Kürtler için bütün kapılar açıldı.Sandıktan BDP çıktığında kimse ona engel oluyor mu? Sandıktan BDP çıktığında insanlar oradan PKK çıktığını bilmiyor mu?
ÖCLAN’IN SÖYLEMLERİNDE İSLAMI TERİMLERİ ARTMAYA BAŞLADI. HATTA CHP VE BDP ARASINDA TARTIŞMA BİLE ÇIKTI. ANKARA BUNU NASIL OKUYOR?
Ankara’nın resmi açıklamasını bilemem ama benim gördüğüm kadarıyla sürecin çok iyi okunmadığını söyleyebilirim. Heyecanlı gençlerin farklı okumasına zemin hazırladıklarını söyleyebilirim. Tabi birde seçim yatırımı diyebiliriz.
Seçime giderken yaptıklarınız ya da yapacaklarınızı anlatarak gidersiniz. Sizin muhalifinizde bir şeylerle gitmek zorundadır. BDP daha yeni siyasete entegre oldu. İlk defa bu kadar belediye başkanı ve meclis üyesi elde etti. Buna rağmen söyleyebilecekleri bir şey yoktur. Şu an o arkadaşlar savaş ve güçle gençleri kanalize edeceklerdir diye düşünüyorum. Ya da demokratikleşme hayallerinin olmadığını söyleyebilirim. İkisinden biridir. Bakın Önderlik dedikleri Öcalan silahsız yapıyı isterken, kimileri şiddeten bahsediyor. Tabi yabancı devletlerin içinde olduğu bir örgüt yapısını göz ardı etmemek gerekir.
Bu gün bir tek insan ölmüyorsa bu kazanımdır. Bunun ötesinde bir şey istemek halkımıza büyük hakarettir.
BAŞBAKAN VAN’A GELİYOR
Hazırlıklar tamamlandı.
BAŞBAKAN BÜYÜKŞEHİR ADAYINIZI AÇIKLAR MI?
Ben daha çok alanda çalışıyorum. Öyle tahmin ediyorum ilerleyen süreçte açıklama yapılacak. Vekil arkadaşlarla iş bölümü yaptık. Karar aşamasında ortak öneriye sahibiz. Enerjimizi görev alanımıza harcıyoruz. Ben alanı daha çok tercih ettim. Alan çalışması daha iyidir.
BÜYÜKŞEHİR ADAYINIZ HALKIN İSTEDİĞİ BİR ADAY MI OLACAK?
Biz ne yaparsak yapalım sorunlu bulunuruz. Kimi getirirsek getirelim tartışma konusu olur. Ama diğer partilerde öyle bir şey yoktur. Birini getirip aday yapılorlar, halk hiçbir şey demiyor. Sorgulanmıyor. Yorum yapılmıyor. Bakın Osman Baydemir gibi bir kişilik harcanıyor ama kimse bir şey demiyor. Tabi iktidar olmamızın bir ektisi var. Bunu kabul ediyorum. Haksızlık yapılmadığı sürece eleştirileri kabul etmek zorundayız.
VAN’DA KATIN KOTASI VAR MI?
Bu seçime yansıyan bir çalışma yoktur. Ama bir dahaki döneme yansıyacak çalışmalar var.
SEÇİMİ KAYBETME KORKUNUZ VAR MI?
Seçimi kazanma ya da kaybetme takip edilen stratejilerle ilgilidir. Van’da demokratik şartlarda bir seçim gerçekleşirse BDP’nin kesinlikle hiç şansı yoktur.
BDP DEMOKRATİŞ ŞARTLARDA SEÇİMİ KAZANMAYACAĞINA İNANINCA HAKLI OLARAK SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN FARKLI YÖNTEMLERE DENEMEYEZ Mİ?
Sorunuzu 2000 öncesi sürecine bakarak siz değerlendirin. O zaman baskıyla seçimlerin kazanıldığı. Açık oyların kullanıldığı, sandıktaki oyların değişimiyle yapılan seçim sonuçları ülkeye çok şey kaybettirdiğini ve bu tür baskının hak olmadığını söylüyorsunuz. Onları yaptığı baskıyı eleştirirken siz farklı yolla halka baskı yaparak seçimi kazandığınızda halka ne vaad edeceksiniz.
Bir önceki seçimde Başkale kırsalında ölen insanların dahi oyların tamamı belli bir partiye çıktı.Böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Bunun nasıl yapıldığını halkımız biliyor.
Seçimde yaşanan bir olaydan bahsetmek istiorum. ‘Bir kadın oy verecek. BDP’li müşahit yardımına koşar gibi yapıyor. Müşahit kime oy vereceğini söylüyor. Kadın Başbakan diyor. Müşahit orda sen oyunu Türklere mi vereceksin yoksa Kürtlere mi vereceksin? diyor. Böyle bir ayrıştırma olabilir mi?
