DİNDAR KÜRTLERİN YANLIŞ 'KÜRDİSTAN' HAMLESİ
TARIK ÖZYİĞİT
vanradikal@hotmail.com -
Kuzey Irak Kürt yönetiminin aldığı Referandum kararının ardından yapılan açıklamalar ve değerlendirmelere baktığmızda duygularla gerçekliğin bir birine karıştırıldığına şahit oluyor.
Başta dindar Kürtlerin bu günkü konjonktürde ‘KÜRT DEVLETİ HAKTIR’ ifadaleri, gözyaşına, bölünmeye, parçalanmaya yani İslam Ümmetini kanayan yarasına yeni yara eklemektir. Kesrete alek olmak, VAHDET'e ters düşmektir.
ADALET ile VAHDET emiri arasında gelgitler yaşanıyor gibime geliyor. İslamin fitneye karşı çıkışına, İslam ümmeti arasındaki fitnenin artacağı gerçeğine, ölümlerin olacağı, huzurun kaçacağı vaz geçilmez bir hakiket gibi biliniyorken, İslam’da ki 'ADALET' gereği bir 'KÜRT DEVLETİ'i haktır ifadesi ne kadar doğrudur.
Türkiye özelinde değerlendirdiğimizde ‘Dindar Kürtlerin’ Siyonist felsefeyle yönetilen İsrail’in Ortadoğu’yu ve halkı Müslüman olan ülkeleri yok etmek istediğini, ‘Büyük İsrail Devletini’ kurmak için her türlü hileyi mübah saydığını söylerler. Dindar Hristiyanlarda aynı düşünceyi ifade eder. Yahudiliğin kutsal olarak kabul ettiği Talmut’da bu ifadenin dini emir olduğu gerçeği de var.
Siyonizmin, Arzı Mevud (Büyük İsrail) hayalleri, ABD Neoconlarının Ortadoğu’da 22 ülkeyi bölme isteklerini kabul ediyor ve ifade ediyorsak, başta Irak olmak üzere emperyal batı ve İsrail’in 'Böl-parçala güçten düşür' planına destek sergilenen oyuna figüran olmaktır.
Böl-Parçala senaryosunu yazan ve bu güne kadar senaryosunun gerçekleşmesi için her türlü oyunu sergileyen bir güç yeni kurulacak ismi KÜRDİSTAN’ı Türkiye yada İran’a kaptırır mı?
1897 yılında İsveç’in Basel kentinde 50 yıl sonra İsrail devletini kurma planının 1947 de gerçekleşmesi, 1982 yılında Oded Yinon adında bir stratejideki ifadelerin bu gün hayat buluyor olması, takır takır işleyen plana çomak sokulmasını zorunlu kılar.
Fitneye, fesada, ölüme, huzursuzluğa, ümmeti karşı karşıya getiren isteğe ve emperyal ihanete rağmen bir kere düşünmek gerekir. Zamanda uygun değil, zeminde uygun değil.
Irak ve Suriye’nin Irak ve Suriyelilerin eline geçme ihtimali doğmuşken, alçak niyetin farklı senaryolarıyla bir daha esaret altına girmesine neden göz yumalım ki?
