ÖNÜ AÇIK UFKU KAPALI STK'LAR PKK-HİZBULLAH ÇATIŞMASINI ENGELLEYEMEZ
TARIK ÖZYİĞİT
vanradikal@hotmail.com -
ÖNÜ AÇIK UFKU KAPALI STK'LAR PKK-HİZBULLAH ÇATIŞMASINI ENGELLEYEMEZ
Birkaç yıl önce aklımızın ucundan dahi geçmeyen ama bu gün korkularımıza tavan yaptıran Hizbullah-PKK çatışması ihtimali kapalı kapılar ardında konuşuluyor. Dillendirmekten korksak ta PKK ile Hizbullah çatışmasının yeniden başlama ihtimali aklıyla hareket eden herkesi korkutuyor. Geçmişte yaşanan acı tecrübeye rağmen duygularıyla hareket edenler çokta etkilenmemişler.
Toplumsal dengeyi sağlayacak ve koruyacak STK’lar ve türevlerinin duruşu ve olaylara yaklaşımı maalesef ama maalesef özgün ağırlıklarını yok etmiş. Özgün ağırlığı kalmayan bu kurumlar Kürtler arasında yeniden başlama ihtimali olan çatışmaların yaşanmamasına aracılık yapamıyorlar.
Bir büyüğüm: ‘Önü açık ama ufku kapalı insanlar bölgeyi ateş topuna çevirecek PKK Hizbullah çatışmasına neden olabilir’ dedi. Bundan kastının ‘Toplumsal sorunları teşhis etmesi gereken ve teşhis ettiği sorunları çözmek için mücadele eden STK’lar ve türevlerinden bir kısmının sessizliği, bir kısminin doğrulardan uzak ideolojik yaklaşımı, içe kapanışlara neden olacağını belirtirken: “ En büyük tehlike suskunluktur. İçe kapanıştır. Kapıları kapatmaktır. Bu içe kapanış, aynı zamanda dışardan gelecek pozitif enerjinin ve iyi niyetin içeri girmesine müsaade etmeyecektir. Bu algı kapıları kapatırsa aracılık bile bir işe yaramaz. Bazı kapıların kapanma ihtimali çok yüksek. Bunu görmek gerek. İçe kapanmış bütün hareketlerde korkuya neden olur. Bir daha o korkuları yaşamamak için dürüst ve cesur olmak zorundayız. ”
O büyüğün tespitiyle; ‘Van’da, toplumsal sorumluluk üstlenen kişilerin ya da kurumların yaptığı tespit ve açıklamalar bu güne kadar yapılanlardan farklı değil. Açıklamalar geçiştirmeye yönelik açıklamalardı. Durum tespitini yapacak açıklama yok gibiydi. Ölümle sonuçlanma ihtimali olan bir kanser hastasına, grip muamelesi yaparak grip tedavisine yönelik tavırlar gibiydi. Oysa 7-8 Ekim’de yaşananlar daha önce yaşadıklarımızdan çok farklıydı. Toplumun ölümüne neden olacak ölümcül kanser vakası gibi bir şeydi.
Büyüğüm sözlerine; ‘Van’daki STK’ların neden itibarı yok. Yaptıkları açıklamalar neden toplum tarafından ciddiye alınmıyor. Neden özgün ağırlıkların kaybettiler. Halk korkaklara güvenmiyor. Cesur insanlara daha çok güveniyor. Günü geçiştirenlerin bireysel menfaat peşinde koştuklarını düşünüyor. Bireysel menfaat peşinde koştuklarına inanınca onları açıklamalarının kendi menfaatleri yönünde olduğu bilinci oluşuyor. Onların yaptıkları açıklamayı doğru bulmayınca onların söylemlerine de itibar etmiyor. Her düşünceden yaklaşık 40 insanımız hayatını kaybederken, Van’da hala suya sabuna dokunmadan düşünsel rahatlamayı önemsenerek yapılan açıklamalar itibar kaybına neden oluyor.
Büyüğüm; ‘Korkularımız var. Ateş topuna doğru gidiyoruz. Bu toplumun doğru ne ise onu gören cesur insanlara ihtiyacımız var. Sorunumuz kimin itibar kaybı yaşadığı yada kimin özgül ağırlığının ne olduğu değil. Bakın bu güne kadar toplumun büyük kesiminin korku eşiğine konu olmayan Hizbullah-PKK çatışmasından bahsedilmeye başlandı. Umutlar farklı limanlara doğru yol alıyor. Hizbullah’a umut bağlayan insanların sayısında artış var.
Son alarak: "Bu güne kadar kadar suya sabuna dokunmadan gücünü kendinden yana kullanan STK ve türevleri, toplumsal ölüme neden olacak olayları doğru değerlendirmek zorunda. Ben suçlu aransın, suçlu bulunsun demiyorum. Ben doğru çözüm üretilmesinden yanayım. STK ve türevleri keybettikleri aracılık vasıflarını yeniden elde etmeleri gerekir. Eğer aracılık vasıflarını yeniden kazanamazlarsa toplumsal ayrışmaya neden olacak olayları nasıl çözülecek. Kürtler arasında olabilecek kavgayı kim sonlandırıcak? Asıl tehlike burada yatıyor. Bu toplumun 'Önü ve ufku açık' insanlara ihtiyacı var. Hemde çok acil.
Rabbim bizi büyük ateşten korusun.