İndependent’in Van’a Vanlılara İftirası
İndependent’in Van’a Vanlılara İftirası
M.SALİH GEÇKEN
vanradikal@hotmail.com -İndependent/Türkçe'nin Vanlılara ağır sözlerle hakaret eden, Adnan Menderes'in idamıyla mutlu olan, ezanın aslına dönmesini gericilik olarak yorumlayan, halkın kültürel değerleriyle alay eden Yaşar Kemal güzellemesi üzerinden Van'da görev yapan bürokratlara iftirası, birilerinde sevinç yaratmış olsa da zamanında gereken cevabı vermekten imtina etmemiş, toplumun kültürel değerlerini komünizm gibi ütopik hayallerle değiştirmek için mücadele edenlerin anlayabileceği tonda reddiyemi paylaşmıştım. 'Affedilmez günaha bulaşmış' olduğuma kanaat getirenlerin beni hedefe koyması için yeterli olan reddiyeme yönelik öfkenin hala diri olduğuna şahit olunca, işin doğrusu şaşırdım. Hayatındaki üç Yahudinin desteği ve bölge insanının kültürel değerlerini cahillikle tanımlayan beyazların istekleri doğrultusunda; DP iktidara geldikten sonra İLK KEZ 1951'de Van'a gelen Yaşar Kemal, başta Vanlılar olmak üzere bölge insanına yönelik sınkaflı iftiralarla, Cumhuriyet Gazetesi'nin okuyucularının 'Doğululur Barbardır,' duygularını pekiştirmek için ultra yalanla desteklenmiş bilgilerle haber yapmıştır.
Toplumun kültürel değerleriyle çatışanlara karşı dünkü yaklaşımımız ne idiyse bu günde aynı olduğunu söyleyebilirim. Bu günümü dünden alıntılayacak olursam;
İndipendent’in haberindeki “Vanlılar, Yaşar Kemal'in Vanlı kökünün canlı tutulmasını istiyor” cümlesi de Prof. Dr. Fethi Demir’e atıfla “kentte Yaşar Kemal'in ismine dönük süregelen bürokratik engel var” iddiası doğru değildir. Van’da Yaşar Kemal’den tiksinenlerin çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. İlk kez 1951 yılında Van'a gelen yazar Vanlılara, Vanlıların değer verdiği insanlara iftira atmış, hakaret etmiştir.
Yaşar Kemal’in Van'a ve Vanlılara hakaretini yazmadan önce kendisi hakkında kısa bilgi verecek olursam;
Yaşar Kemal aynı zamanda dili keskin bir siyasetçidir. Asıl ismi Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal yerleşik düzenle, devletle, Kürtlerin kültürel değerleriyle, İslami değerlerle çatışan tarafı; özellikle Van'a ve Vanlılara çok ağır hakaretleri[1] varken, yapılan güzellemelerin algılara dayatılan bir operasyon olduğunu söylemek zorundayım.
Yaşar Kemal, yerleşik düzene, Kürt kültürüne, İslami değerlere, devlet yönetimine savaş açan komünizmin etkin bireylerindendir. Kemal, 1950'de komünizm propagandası suçuyla tutuklanmış, Adana'nın Kozan hapishanesinde bir yıl yatmıştır. Mehmet Ali Aybarla samimiyeti Yaşar Kemal'e sosyalist devrimci düşüncenin partisi olan Türkiye İşçi Partisi'nin kapısını aralamış, 1962 yılında üye olmuş (1920 TKP,2015), 1965 Genel Seçimlerinde TİP adına radyo konuşmasını de kendisi yapmıştır[2].
Türkiye İşçi Partisi’ne katılımı teklif edilen Cemil Meriç teklifi red eder. Yaşar Kemal için "bir sirk hayvanı gibi enteresan" benzetmesi yapan Cemil Meriç TİP'in teklifine: "Girmem, çünkü benim yerim kütüphane. Ben ışık arayan, aydınlanmak, aydınlatmak isteyen bir insanım. Politikanın kurtarıcılığına inanmıyorum" (Hürriyet Gazetesi, 2008) der. Yaşar Kemal için "bir sirk hayvanı gibi enterasan" benzetmesinde bulunan Cemil Meriç, idamla yargılanırken mahkemede Marksist olduğunu açıklayan ilk kişidir.
Yaşar Kemal'in fikir dünyasının oluşumunda Türkiye'nin en popüler komünist/sosyalistlerinden Abidin Dino ve Mehmet Ali Aybar etkiliyken, bilinirliğinin yaygınlaşmasında en büyük katkı ilk eşi Mathilda (Tildan)nındır. Araştırmacı Duran, Yaşar Kemal'in popülerliğini eşine borçlu olduğunu söyler. Duran: "Yaşar Kemal’in ilk eşi Tildan’ın asıl adı: Mathilda’dır. Tilda Kemal, Abdülhamid’in baştabibi, Yahudi asıllı Jak Mandil Paşa’nın torunu, Osmanlı Bankası Genel Müdürü’nün kızıdır. Yaşar Kemal’in dünyaca tanınmasında Tildan’ın rolü büyüktür. Eşinin eserlerini yabancı dillere çeviren odur" der[3].
Cemil Meriç’in Yahudi eşine yaptığı vurguyla Yaşar Kemal yorumunda:
“Peyami, Pierre Emmanuel için bir rakiptir. Daha etoflu, daha derine inen, daha nüanslı bir zeka. Yaşar Kemal bir Afrikalı. Etiyle, ihsaslarıyla yazan bir ilkel. Ve bir sirk hayvanı gibi enteresan. Batı, İnce Memet’i bizi küçük görmek için çevirdi. Haçlı seferlerinden beri kendine göre bir şark (doğu) yaratmıştır Batı. İnce Memet o imaja uyduğu için hoşuna gider. Yaşar Kemal Batı’da hiç kimsenin rakibi değildir. Nebatat bahçesinde tatsız tutsuz bir ot. İbn-i Haldun hala karantinadır. Şöhretin terkibi de bazı yemeklerinki gibi tiksindirici. Mutfağa girince iştahınız kapanır. Yaşar’ı üniversal yapan reculiyeti. Yahudi kızı İnce Memet’i İngilizce’ye çevirmese dünya edebiyatı bu şaheserden ebediyen mahrum kalacaktı. Neden Orhan Kemal milletlerarası olamadı? Köy romanını Yaşar’dan önce, Yaşar’dan güzel yazdığı halde? Cevap basit: felek karşısına bir Yahudi kızı çıkarmadı[4]” der.
Adnan Menderes'in idamıyla mutlu olan Yaşar Kemal , ezanı Türkçeye çeviren Menderes’i gericilikle suçlayarak:
“1950’de iktidara gelen Menderes politikası tutucudur ve Atatürk’e, devrimine karşıdır. Gericilik metotlu olarak, devlet eliyle, hükümet eliyle bu noktaya getirildi. Ama Anadolu halkı gene de bunlarla beraber değil. Özellikle de köylü, yaşam biçimiyle laiktir. Ben çarşafı ilk kez, bizim köyden Osmaniye’ye bir kız gelin gittiğinde görmüştüm, diye Ahmet Taner Kışlalı ile yaptığı röportajda aktarmıştır” (Aktaran Nizamettin Duran. Poyraz,2015: 106) . Yaşar Kemal’in gericilik dediği ezanın Türkçeye çevrilmesi, toplumun biraz daha rahatlamasıdır. Yaşar Kemal, Cumhuriyet Gazetesine yazdığı makalede babasının köyü (Ünseli) Ernislilerin şapka takmadığını yazarak tabiri caizse babasının köylülerini jurnallemiştir.
Yaşar Kemal’in ‘Gezi Parkı’ eylemlerine verdiği destek Türkiye karşıtı batı gazetelerine taşınmış, Yaşar Kemal hükümet karşıtı 60 sanatçının imzaladığı ‘Kaygılıyız’ başlıklı makaleyi imzalamıştı.
Beyaz Türklerin Kürt halkını cahil, yobaz ve feodal atığı olarak nitelendirdiği bir dönemde Cumhuriyet Gazetesi için ilk kez 1951 yılında Van’a gelen ve yazdıklarıyla Van’da yaşayan Kürtleri aşağıladıkça aşağılamıştır. Cumhuriyet Gazetesine yazdığı yazlarla Kürtleri ve bölge insanını aşağılayan Yaşar Kemal bakın neler demiş.
YAŞAR KEMAL'İN VANLILARA İFTİRASI
Van’ı çok sevdiği iddia olunan Yaşar Kemal, haber için geldiği Van ile ilgili; “Kendimi çok kandırmaya çalıştım, çok uğraştım, elimden geleni yaptım da Şu Van’a bur türlü şehir diyemedim. Olmuyor. İnsan kendi kendini aldatamıyor. Köy olsun. Bir yer köye benzerse kötümü olur. Bence olmaz. (…) Kim demiş Van’a şehir diye? Adı çıkmış Van’ın. Ben şehirdir diyemiyorum. İnadımdan mı? İnanınki değil. Van, şehir değil de ondan. Van, dağınık, koskocaman bir köydür. Yirmi otuz doğu köyünü bir araya getirdiniz, oldu size iste Van” [5]
Vanlı kadınların günlük yaşamını anlatırken: "Kadınlar pazaryerinde, hayvanların taze pisliklerini topluyorlar. Çok gayretli bir kadın gördüm. Öküz, eşek, inek pisliklerini yere düşürmüyor. Pazaryerinin orta yerine koca öbek yapmış” [6]
Vanlıların üniversite isteğiyle dalga geçen Yaşar Kemal: “Şaka bir yana tutturmuşlar bir Van üniversitesi. Doğrudur diyelim. (…) Doğu için bir üniversite şarttır. Doğuda üniversite için en münasip yer de Van’dır. Ama insaflı olalım. Dağ başına üniversite yapılır mı? Bir yere üniversite kurulabilmesi için birtakım şartların, birtakım zaruretleri olması gerekir. Doğuda vara mı bunlar?”[7]
Babasının köyünü anlatırken: “Mağaraya can kurban. Keşke mağalardı yaşasalardı. Hiç olmazsa yerin üstündedir. Işık giren birde kapısı olur nasıl olsa”[8]
"Doğu köylülerinin bir adetleri var, yatağa çırılçıplak, anadan doğma soyunup, giriyorlar. Çoluk çocuk, kız, karı koca, hepsi de yatakta çırılçıplak… Sebebi de yatakta çamaşırın eskimesiymiş. Bunu aklım kesmedi, adet edinmişler herhalde" [9] iftirası yenilir yutulur değildir.
Yaşar Kemal babasının köyün Ernis'i tarif ederken, "Erniste bol bol pınar var. Suları da iyi. Pınarların içinde tezek parçaları yüzüyor ama… Kusur mu? Hela arama hiçbir evde yok. Hamam arama, yıkanan da pek azdır sanırım. Çünkü herkesin boynunda bir parmak kir gördüm. [10]
Babasının köylülerini jurnaller gibi: "Erniste şapka giyen pek az kimse var. Köydeki kadınların erkeklerin hepsi tarikatlı. (…) Şapkayı sevmiyorlar” [11]
Van iskeleleri üzerinden Hz.Nuh'u tiye alır gibi: "Hiçbir iskelede fener yok. İskeleler bozuk bozuk. Eğer Nuh Hazretleri gemileri için iskeleler yaptırmışsa, bu iskeleler mutlaka ondan kalmadır” diyor.
Yaşar Kemal’in, Van’a ve Vanlıya hakaret ettiği Cumhuriyet Gazetesi ve Nuh’un Gemisi kitabında Van Gölü’nün maviliğini ifade etmesi birileri için çok büyük anlam ifade etse de, bu halk için çokta anlam ifade etmemektedir.
Çalışanlarının her türlü hakkını sömüren eski tüfek komünistlerin ve ve'lerin sipariş algılari tutmayacaktır.
Resim Kaynak: İndependent / Yaşar Kemal'in Babasının Evi
(Yaşar Kemal'in babasının evi buysa, Kemal'in Ünselide evler yer altındadır, yazımı doğru değildir.)
[1] Yaşar Kemal. (1968). Nuh'un Gemisi- Bu Diyar Baştan Başa 1. YKY Yayınları. S, 26-47
[2] (Türkiye Sosyal Tarih Araştırması-TÜSTAV).
https://www.tustav.org/gorsel-isitsel/yasar-kemalin-konusmasi-1965/
[3] Nizameddin Duran. “Yaşar Kemal” Kitabı Etrafında Yaşar Kemal’i Değerlendirmek. S,209
[4] Cemil Meriç. (2007) Jurnal I, İstanbul: İletişim Yayınları. S, 361- 362
[5] Yaşar Kemal Age. S, 26
[6] Age. S, 28
[7] Age. S, 30
[8] Age. S, 43
[9] Age. S, 45
[10] Age. S, 47