Siyaset cahili siyasetçiler
Siyaseti bilmeyen siyaset cahilleri sadece kaybettirir
M.SALİH GEÇKEN
vanradikal@hotmail.com -
Seçmenin/toplumun kanaatlerinden haberdar olmayan, seçmenin davranışını etkileyerek yönlendirecek yöntem/söylemden habersiz, kalıplaşmış yöntemlerle hareket eden siyaset kartvizitli her birey en rafine haliyle "siyaset yorgunu" bir kişidir.
Yerel seçim sonuçlarının analizi, gündelik yaşamı daha yaşanılabilir hale getiren proje ve vaadlerin tek başına Van'daki seçmeni çokta etkilemediğini göstermektedir. Proje ve vaadlerin tek başına seçmeni etkileyecek güce sahip olmadığı bir sosyolojide daha ikna edeci bir yöntem olmazsa olmazdır. Toplumu iknada yetersiz klasik yöntem, yorgunluktan başka bir sonuç oluşturmaz.
-
Van'da 2009-2014-2019 seçimlerini kazanan aday/partinin; seçim çalışmalarında vaatte bulunmadan,
-
Tramvay, teleferik ya da çevre yolunu dile getirmeden,,
-
Yeni stad ya da terminal sözü vermeden,
-
Toplumun gündelik yaşamını rahatlatacak hiçbir vaatte bulunmayan parti ve adayı 2009-2014-2019’da yapılan yerel seçimi kazandıysa; 'seçimi kazanmak için' bu seçmeni ikna edecek yöntemi bulmak/bilmek gerekir.
Son üç seçimi, ilk duyulduğunda kulağa hoş gelen onlarca vaat ve projelerle yola çıkan aday/parti kaybederken; hiçbir vaatte bulunmayan ve proje sunmayan aday/siyasi parti son üç secimi kazanıyorsa seçmen davranışını anlamak bir zorunluluktur. Seçmeni iknaya uygun yöntem ve kabul görecek aday belirlemek yerine aynı kalıpla tekerrür son üç seçimi kaybettirdiği gibi 2024 seçimini de kaybettirecektir.
Siyasi sondaj bize göstermektedir ki toplumu etkileyecek ya da toplumu ikna edebilecek bir aday, seçmeni ikna için sunulan yüzlerce proje ya da vaatten daha etkili iken; aday seçiminde reklam yapabilecek maddiyatı önemsemek, yanlış iliklenen ilk düğmeyle seçimi kaybetmenin ilk adımıdır.
AK Parti, Şırnak’ta toplumun/seçmenin kabul ettiği bir adayla seçimi kazanmış olması “HDP'DEN BAŞKA PARTİYE OY VERMEZLER” savunusunu yanlışlamaktadır. Reklam yapabilecek parası olduğu halde toplumu ikna edebilecek güven telkin etmeyen adaylar kaybettirirken, seçmeni ikna edebilecek adaylar reklam yapmadan da seçimi çok rahat kazanabileceğinin en güçlü örneği Ak Parti'nin 2019'da Şırnak, Uludere ve Beytüşşebap'ta seçimi kazanmasıdır. 2019’da Şırnak’ta belediye başkanlığını Ak Parti, meclis üyeliğini HDP'nin kazanmış olması tüm farklı yorumları yanlışlamaktadır.
Van’a dönecek olursak, üzülerek belirtmek gerekirse;
Seçmeni iknada güçlendirilmiş yöntem yerine, şehir stadı, tramvay ve teleferik ve diğer vaatlerle seçime yüklenmeleri en rafine haliyle hala seçmenden "bi haber" olmalarından kaynaklanıyor.
Seçmeni ikna yerine, klasik yöntemlerle kendisini dayatmaya çalışan siyasiler:
-
SEÇMENİ BİLMİYOR.
-
SEÇMENİ BİLMEDİĞİNİ BİLMİYOR.
-
TECRÜBELİ SİYASETÇİ DİYE DAYATILANLARIN BİLE SEÇMENİ BİLMEDİKLERİNİ BİLMİYOR.
-
SOSYOLOJİYİ/ SEÇMEN PSİKOLOJİSİNİ BİLMEYENLERİN HAZIRLADIKLARI ÇALIŞMALARIN YORGUNLUKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAYACYAĞINI DA BİLMİYOR.
Özetlersek;
"Toplumun kanaatlerine tam anlamıyla hâkim olmayan siyasilerin, sosyo/psikolojik farkı gözetmeden toplumun tüm kesimine aynı sosyo/psikolojik reçeteyle yaklaşımı; siyaset sosyolojisinin ve siyaset biliminin kabul etmediği bir yöntemdir. Klasik yöntemlerle yorgunluğa dayalı yöntem ve adayda ısrar dün olduğu gibi bugünde sadece kaybettirir."
Toplumsal kabulü olan 15-20 kişinin iknasıyla elde edilebilecek kazanım, Van’da donatılan tüm billboardlardan daha etkili olacaktır, diye düşünüyorum.
Yarım imam dinden, yarım doktor candan edebileceği gibi yarım siyasetçi de hem paradan hem de itibardan eder.
SON SÖZ:
-
Oy vermeyen kitlenin gönül kapısına dokunarak, seçmenle arasındaki köprüyü yeniden onararak, biz kardeşiz samimiyetine inandırarak, kendisine öfkeyle yaklaşan seçmenle samimi bir şekilde hasbihal ederek, araya örülen duvarları sevgi ve şefkatle yıkarak, Örneklenen Hz. Ömer gibi yaşayarak, eleman alımında onları düşman safına iter gibi dışlamaktan vazgeçerek, günün her hangi bir saatinde çat kapı bir bardak çaylarını içerek, o seçmenin oyunu alabilmek mümkündür.
-
DEM'e oy veren seçmeni sadece Kürt milliyetçiliği üzerinden değerlendirmek; Ak Partili birkaç siyasi burjuvanın kendisini Erdoğan'a ve genel merkeze kabul ettirmek için uydurduğu kocaman yalanı yaygınlaştırmaktır. Halkın kapısını çalmayan, halkla arasına engel koyan, kendi menfaatine odaklanarak siyaseti ‘yolsuzluk ve hırsızlıkla' eş değer hale getiren siyasi kirliliği sahiplenmektir.
-
DEM'in çaldığı kapıları çalmayan, DEM'in çıkmadığı yerlere girmeyen, toplumu biz ve ötekiler diye ayırır gibi davrananlara bu seçmenin oy vermemesi kadar doğal ne olabilir ki?
-
"İşe alımda, rant dağıtımında, torpil ve iltimasta 'bizim çocuklar' ; söz konusu seçim olunca bize oy vermezler 'hain çocuklar' yaklaşımı sadece kaybettirir.
Selam ve dua ile.
